KÜSUF NAMAZI
Bize Rebi' b.
Süleyman'ın rivayet ettiğine göre İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle
demiştir: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Gece, gündüz, güneş ve ay,
Allah'ın varlığının delillerindendir.
Güneşe ve aya secde
etmeyin. Eğer gerçekten Allah'a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah'a
secde edin. Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında
bulunanlar (melekler), gece gündüz hiç usanmadan O'nu tesbih ederler."
(Fussilet, 37-38)
Bir başka ayette de
şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile
gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde
seyreden gemilerde, Allah'ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı
dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve
gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen
bir topluluk için deliller vardır." (Bakara, 164)
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu ayetlerde yüce Allah, ayetlerinden (delillerinden) söz
ediyor, ama sadece güneş ve ayla ilgili olarak secdeden söz ediyor. Bu bağlamda
güneşe ve aya secde edilmemesini, kendisine secde edilmesini emrediyor. Yüce
Allah'ın bu emrinin muhtemel anlamlarından biri, güneş ve aydan söz edildiğinde
kendisine secde edilmesi, ikinci ihtimal güneş ve ayla ilgili bir hadise
meydana geldiğinde namaz kılınması, üçüncü ihtimal ise sadece bu ikisine secde
etmenin nehyedilmesidir, tıpkı Allah'tan başka her şeye ibadet etmenin
nehyedilmesi gibi ...
Resulullah (s.a.v)'in
sünneti, güneş ve ay tutulmasında Allah için namaz kılınmasına delalet ediyor.
Bu da şu iki anlama gelebilir: Birincisi, güneş ve ayın tutulması sırasında
namaz kılınmalı. Ki bu noktada herhangi bir ihtilaf yoktur.
İkincisi, güneş ve ay
tutulması dışındaki başka ayetlerin [olağan dışı delillerin] meydana gelmesi
durumunda namaz kılmanın emredilmemesi. Çünkü yüce Allah bu tür ayetlerden söz
ederken namaz kılınmasına dair bir şey buyurmamıştır. Kuşkusuz namaz her
durumda Allah'a ibadettir ve kılanlar için de gıpta edilen bir tavırdır.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Güneş ve ay tutulması esnasında cemaatle namaz kılınır. Ama
bunun dışındaki herhangi bir doğal afetin meydana gelmesi durumunda böyle bir
uygulama yoktur.
Bize Rebi' anlattı, ona
Şafii, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar, Abdullah b. Abbas'tan şöyle
rivayet etmiştir: Bir gün güneş tutulması oldu. Resulullah (s.a.v) küsuf namazı
kıldı, insanlar da onunla beraber kıldılar. Namazda uzun süre kıyamda durdu.
Bakara siliesi okuyacak kadar. Sonra uzun süre rükfida kaldı. Sonra rüküdan
kalktı. Uzun süre kıyamda durdu ki, bu, ilk kıyamdan farklıydı. Sonra uzun süre
rükfida kaldı ve bu ilk rükfidan farklıydı. Sonra secdeye gitti, sonra uzun
süre kıyamda durdu ve bu ilk kıyamdan daha azdı. Sonra uzun süre rükfida durdu
ve bu ilk rükfidan daha azdı. Sonra rükfidan kalktı. Sonra uzun süre kıyamda
durdu ve bu ilk kıyamdan daha azdı. Sonra uzun süre rükfida durdu ve bu ilk
rükfidan daha azdı. Sonra secdeye gitti, sonra namazı tamamladı. Güneş de
ortaya çıkmıştı. Resulullah (s.a.v) bu sırada şöyle buyurdu: "Şüphesiz
güneş ve ay, Allah'ın ayetlerinden birer ayettirler. Birinizin ölmesi ya da
yaşaması üzerine tutulmazlar. Güneş ve ayın tutulduklarını gördüğünüz zaman
Allah'ı zikredin. " Orada bulunanlar dediler ki: "Ya Resulallah! Şu
bulunduğun yerde bir şeyler aldığını, sonra almaktan kaçındığını gördük."
Buyurdu ki: "Cenneti gördüm (veya bana cennet gösterildi). Ondan bir
salkım aldım. Eğer o salkımı alsaydım, dünya durdukça ondan yerdiniz. Sonra
cehennemi gördüm (veya bana cehennem gösterildi). Bugüne kadar böyle bir
manzara görmemiştim. Cehennemliklerin çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu
gördüm. " Dediler ki: "Niçin ya Resulallah?" Buyurdu ki:
"KüfUrlerinden (nankörlüklerin) dolayı. " Denildi ki: "Allah'ı
mı inkar ediyorlar?" Buyurdu ki: "Muaşerete ve iyiliğe nankörlükle
karşılık vermelerinden dolayı. Onlardan birine bütün bir zaman boyunca iyilik
etsen, sonra sende en ufak bir eziyet görse, 'Bugüne kadar senden hiç iyilik
görmedim.' der. " Tahric: Muvatta,
1/186-187; Buhari, 1/331-332; Müslim, 2/627.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İbn Abbas'ın Peygamber (s.a.v) efendimizin namazdan sonra
söylediklerini zikretmesi, Resulullah (s.a.v)'in namazdan sonra hutbe
verdiğinin delilidir. Yine bundan, onun sünnet olan hutbe ile farz olan hutbeyi
birbirinden ayırdığı ve Cuma hutbesine öncelik verdiği de anlaşılıyor. Çünkü
Cuma hutbesinin namazdan önce okunması farzdır, halbuki küsuf hutbesini
namazdan sonra irad etmiştir. Çünkü [küsuf namazı] beş vakit namazın bir
parçası değildir. Bayram namazlarında da böyle yapmıştır. Çünkü bayram
namazları da farz namazlardan değildirler. İstiska namazındaki hutbenin de
böyle olması gerekir. Hadiste Peygamberimiz (s.a.v)'in güneş ve ay tutulması
gerçekleştiğinde derhal Allah' ı zikretmeye başlanmasını emrettiği de dile getiriliyor.
Resulullah (s.a.v) de bu hadise karşısında Allah'ı zikretmeye koşuyor, sonra
insanlara öğüt veriyor. Bu da yüce Allah'ın şu sözlerine uygun bir uygulamadır:
"Annan ve Rabbinin adını anıp namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa
erer." (A'la, 14-15)
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle demiştir: İbnAbbas'ın ResuluIlah (s.a.v)'den rivayet ettiği
hadiste Resulullah (s.a.v)'in güneş tutulmasıyla ilgili olarak emrettiklerinin
ay tutulması için de geçerli olduğuna dair yeterince delil vardır. Yani
Peygamberimiz (s.a.v)'in güneş tutulmasıyla ilgili olarak yapılmasını emrettiği
namaz, zikir gibi şeyler aynen ay tutulması için de geçerlidir. Nitekim Süfyan
da bunu doğrulayacak bir rivayeti aktarmıştır.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Süfyan, ona İsmail b. Ebu Halid, ona Kays b. Ebu Hazm,
ona da Ebu Mesud el-Ensari şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v)'in oğlu
İbrahim'in öldüğü gün güneş tutuldu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) buyurdu
ki: "Şüphesiz güneş ve ay, Allah'ın ayetlerinden birer ayettirler.
Birinizin ölmesinden veya yaşamasından dolayı tutulmazlar. Böyle bir hadise
gördüğünüz zaman hemen Allah'ı zikretmeye ve namaz kılmaya koşun. " Tahric: Buhari, 1/333; Müslim, 2/628.
İmam Şafi! (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu hadiste de Resulullah (s.a.v), güneş ve ay tutulması
gerçekleştiğinde, namaz kılmayı emrediyor.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim, ona AbduHah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b.
Hazm, ona da Hasan şöyle rivayet etmiştir: Bir gece Basra'da ay tutuldu. İbn
Abbas da oradaydı. İbn Abbas evinden çıkıp geldi ve bize iki rekat namaz kıldı,
ama her rekatta iki rekat olacak şekilde. Sonra bineğinin sırtına çıktı ve bize
hutbe okudu. Dedi ki: Ben, Resulullah (s.a.v)'den gördüğüm gibi size namaz
kıldırdım. Sonra dedi ki: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Güneş ve ay,
Allah'ın ayetlerinden birer ayettirler; sizden birinizin ölmesi veya yaşaması
üzerine tutulmazlar. Güneşin ve ayın tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen
Allah'ı zikretmeye koşun. " Tahric:
ibn Hacer, et-Telhis, 2/91.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Malik, ona Yahya b. Said, onaAmre, Hz. Aişe
(r.anha)'dan şöyle rivayet etmiştir: Bir keresinde güneş tutuldu ve Resulullah
(s.a.v) küsuf namazını kıldı. Hz. Aişe (r.a), Peygamberimizin namazını, her
rekat kendi içinde iki rekat olmak üzere iki rekat olarak vasfetti. Tahric: Muvaffa, 1/187-188; Buhari, 1/332-333; Müslim,
2/621.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Malik, ona Hişam, ona babası, ona da Hz. Aişe (r.anha)
Peygamber (s.a.v) efendimizden buna benzer bir hadis rivayet etmiştir. Tahric: Muvatta, 1/186; Buhari, 1/328; Müslim, 2/618.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Muhammed, ona Ebu Sehl Nafi', ona Ebu
Kılabe, ona da Ebu Musa, Resulullah (s.a.v)'den buna benzer bir hadis rivayet
etti. Tahric: Marife, 3/75; Buhari, 1/334;
Müslim, 2/628-629.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İbn Abbas'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah
(s.a.v)'in hemen yanında güneş tutulması (küsuf) namazına durdum. Ondan tek bir
harf bile işitmedim. ( ... ) İbn Abbas'ın "Bakara suresi miktarınca ...
" ifadesi gösteriyor ki İbn Abbas, Peygamberimiz (s.a.v)'in hangi süreyi
okuduğunu işitememiş, aksi takdirde kıraat zamanını başka bir süreyle ölçmezdi
[Yani kıraat zamanını tahmin etmiş]. Tahric:
ibn Hanbel, 1/293.
Sonraki için tıkla: